29 March, 2016

Dulwich Village



Dulwich Park'ından nice yürüyüş fotoları paylaşmıştım geçtiğimiz yıllarda.Eve yarım saatlik araba mesafesinde olup,çok seçkin bir semttir kendisi.Şık evler ve insanlar,köpekliler,çocuklular...Temiz bir aile semti.Hele orda mavi panjurlu bir ev var ki,içimi açıyor;hayal kurmak bedava değil mi.Ev fiyatları çok yüksek,piyangodsn para çıksa kesinlikle ev alabilirim ordan.
Ç





Daha önce hep parktan çektiğim fotolara,biraz da semt içinden ekleyeyim dedim.Hoş restoranlar,kafeler,şahane bir ekmekçi-kafe bulunuyor ki Paskalya Pazar'ında bile açıktı.







Parkın karşısında sanat galerisi,semte girmeden de 1600 küsürlerden beri ayakta duran,daha önce kuzenimin yaz okuluna geldiği Dulwich College var.





Eğer Londra'da merkez dışına çıkayım derseniz hoş bir seçenek olabilir diye paylaşmak istedim.

İyi bir hafta diliyorum❤️

24 March, 2016

FUF❤️fank u Friday❤️Teşekkür Cuma'sı

Selam FUF'cular....

Bugün üzerimde bir deli enerjisi hakimdi.İşten kafayı sıyırmak üzereyim,bütün hafta boyunca ya kendimi ya da birini vurabilirdim!Bitemedi hafta,sinir beni boğdu(annemin tabiri ile).Hatta geçen akşam çok gülmem(anırarak diyebilirim),hıçkırık ile karışık ağlamaya döndü,yanımdaki korktu resmen.

Bugün de ayrı deli müşteriler,inanılmaz kaba çocuk ve annelerle uğraştım.Ardlarında bıraktıkları mutsuz diğer müşteriyi de mutlu etmek bana düştü....Bazı anneler ve dolayısı ile çocukları inanın şaşkınlıktan ağzımı açık bırakıyor.Bu ne terbiyesizlik! Resmen kiminin suratından onun nasıl bir müşteri olacağını,ağzını açtığında hatta bazen baktığımda anlayabiliyorum...Allah hepimize kolaylık,güç versin.Ekmek çok zor kazanılıyor bu zamanda...

Bu manyak gün yetmezmiş gibi,eve gelince aklımda olan bir kaç işi yaptım;dolap üstü silme,ev süpürme gibi.Bu uzun haftasonuna misafirim var,eee işe de gidicem;temiz ev de önemli değil mi? Totoyu şimdi koydum temiz koltuk kılıflarım üstüne,mum yaktım,konyak eşliğinde yazıyorum şu an,yarın için....Güzel Cuma yarın,Paskslya'yı kutluyanlara kutlu olsun;uzun haftasonu keyifli geçsin...

Bu manyak haftaya rağmen,müteşekkir olduğum anlar da karşınızda;çok şükür gösterene,fark ettirene,dayanamayacağım dediğim zaman güç verene....



Çok yerde karşıma çıkan manolya ağaçlarına...



Ispanak ve patatesin şahane uyumuna...




Başka evlerdeki kahve keyiflerine....


Fred'in çocuklara olan müthiş aşkına...


Ruhuma iyi gelen pencere önlerine...


Antalya'ya...Can'ım kardeşimden...Ne çok özlüyorum orayı...



Başka semtlerdeki sakin Pazar yürüyüşlerine....



Odaya kitlendiğimdeki huzurlu anlara...


Temizlik yaparken gözüme takılanlara...


Dolaba vuran Güneş'e,bahçedeki ağaca....


İş öncesi kahve keyiflerine...Halam çıkolata ve kahvenin regl ağrısına iyi geldiğini söylerdi...



İşten çıkınca,yanmış içimi ferahlatan yağmura...

FaceTime yapan halalarıma...

Tüm sevdiklerime,sağlığıma çokkkk müteşekkirim...Herşeye rağmen mutlu günler dilerim....

21 March, 2016

Sebzeli,peynirli kek



Geçenlerde yan tarafta çok okunanlarda bulunan kek maceralarımdan birini okuyordum.Sizi bilmem ama eski yazdıklarıma dönmek beni çok mutlu ediyor.Bir zamanlar Türk usulü kek yaparken zorlanmışım,okuduğum linkte de Zeugma'cım iyi tiyolar vermiş.Hava kek havası olunca,Serap da şahane keklerinden birinin fotosunu gönderince(deneyeceğim yakında o keki de),gaza geldim,kalktım kendim için kek yaptım.

Tuzlu kekler benim için hep başka,zaten tuza aşığım ben.Bu yüzden elimde olan malzemelerle yapayım dedim bu keki.Ekmeğimsi kek oldu;)


malzemeler:

-3yumurta
-200 ml zeytinyağı
-200ml yoğurt 
-1 tatlı kaşığı kabartma tozu 
-1 çay kaşığı kekik
-1avuç çekirdek içi
-aldığı kadar un
-1 kase ıspanak,rendelenmiş havuç ve çedar peyniri karışımı(ilk fotoğrafta gözüküyor)


Yumurtaları iyice çırpıp,yağı ve yoğurdu katıp çırpmaya devam edin.Geri kalan malzemeleri katın,karıştırın.

Yağlı kağıt serilmiş kalıbınıza dökün,üzerine çörek otu serpin.

Önceden ISITMADIĞINIZ orta dereceli fırında bıçağınız temiz çıkana kadar pişirin.



Artık bardak ölçülü,Missss gibi Türk keki yapmaktan kim korkar.Zeugma'cım haklıymış,iyi ki de önceden ısıtmamışım,yavaş yavaş pişti,çok güzel kızardı,içi pofuduk gibi oldu.





Bütün keki ben yedim,ilk oturuşta değil tabii ki;)

Çay yanına güzelce eşlik etti,beni öğlen yemeğine ne getirmeliyim düşüncesinden kurtardı.

Bir dahaki sefere tatlı kek yapabilirsem bu usül,acil kek yapma krizlerini başarı ile atlatabilirim...

İyi haftalar....

19 March, 2016

Okudum,bitirdim;tanıştırayım istedim

Selam ÇS severler.Patlamak üzereyim ben,kalbimde bir yumru var.Aynen bu yatak gibiyim,içim şu dağınıklıkla dolu.

Sabah kalktım,ailemle mesajlaşıyorum gereksiz bir konu üstüne,gelinciğim Taksim'deki patlamadan haber etti.Hemen konuştuğum konudan suçluluk hissedip,haberleri okumaya geçtim.


Zaten sabah bitirdiğim kitabın son sayfaları içimi acıtmış,ailem burnumda tütüyor,ruh halim bir ağlamaklı dokunsan...Üstüne memlekette olanlar...Ne kadar umut dolu pozitif olsam da,bazen zorlanıyorum herkes gibi.Dua,dua,dua...Başka birşey yapamıyorum sanki...

Bitsin bugünler,Allah herkesi korusun,herkese ferahlık versin.

IG'da sessiz olduğum için merak edenleriniz varsa teyzem gibi,mutluluk galerime birşey koyasım yok bu ara.İçimi ilk gözağrım bloğuma ve defterlerime dökmeyi tercih ediyorum....


Tracey Emin ile ilk kez T.Britain'da karşılaştım ben.Soyadını görünce acaba Türk mü diye sordum kendime,öyleyse pek gurur duydum Tate Britain'da kendini görmekten.


Evet yukarıdaki iki kadın gibi şaşırarak,yatağın etrafında bir kaç kez dönerek inceledim bu "sanat eserini"(sanat,başta kendimiz için diye savunuyorum ben,çünkü herkesin ifade etmek istediği bir ruh hali var.O yüzden bence,hepimiz bir şekilde sanatçıyız!!!)

Bu yatağı görünce insan ister istemez sanatçıyı merak ediyor.Hediyelik mağazada kitap karşıma çıkınca almadan edemezdim.Gayet günlük,akıcı,kolay anlatılan bir dille yazmış Tracey hayatının anne-baba ve kendi yerlerinde geçen hayatını...


Her sanatçı gayet eksantrik gelir bana,eksantrik insanı severim,ufkumu açar bir şekilde...Tracey de bence onlardan;sıradanlığın içinde fazlası ile normal olmayan biri.Genç yaşta taciz,tecavüz sonucu bir nevi seks delisi olmuş,okulu zor bitirip,sanat okuluna girip girip girip terk etmiş,aşık olmuş,bir dolu kürtaj yaşamış bir kadının hayatını okumak ne yazık ki kimi yerde beni gerdi ve sinir etti.

Buna rağmen,kendisini okuduğuma,tanıdığıma çok sevindim."My Bed",kesinlikle Tracey'in hayatının yansıması.

Bol okumalı günler diliyorum.Ben bugün yılın 10.kitabına başlayacağım,ya siz?En etkilendiklerimi yine yazacağım:)

Sevgi,umut ve dua ile kalalım❤️

18 March, 2016

FUF❤️fank U Friday❤️ teşekkür Cuma'sı



Günaydın sevgili FUF'cular.Trenden yazmaya başlıyorum bu sabah.Soğuk bir Londra,biraz da gri şimdilik.Artık işe ve istasyona vardığımda aydınlık hava,ne mutlu.Ara mevsimleri daha bir başka seviyorum,bence beni daha iyi yansıtıyorlar.

Ne yalan söyliyeyim,sabah 5:30'da kalkıp,odanın kapısını açtığımda yüzüme mis gibi sümbül kokusu çarpana kadar yazasım yoktu.Nice yürekler kan ağlarken,ben iki basit şeye mutlu olup şükretmişim kime ne.

İstasyona yürürken düşünmeye başladım,evet yazmalıyım diye ikna ettim kendimi.Gidenler için,kalanlar için daha sıkı sarılmalıyız hayata,daha çok şükretmeliyiz ki duanın kalbimizdeki yeri taptaze kalsın,unutmayalım!

Suratımıza sümbül kokusu çarptıkça,gün ağardıkça hep var umut ve şükür sebebi.

Allah hepimizin kalbine ferahlık versin,gidenlere rahmet eylesin.

Bu hafta fotoğraflara bakıp,siz nelere şükrettiğimi,müteşekkir olduğumu anlarsınız diye,foto altlarını boş bırakacağım.Değişiklik olsun:)

Bol şükürlü,iyi günler diliyorum....









Not:Bu foto altına bir not düşmeliyim:) Hani Noel'de bir müşterime Kafamda bir tuhaflık'ın İngilizcesini almıştım,O da bana iki adet Agatha hediye etmişti.Hediyeyi verene kadar yıl eskidi.Aslında o bana hediye almak istediğini söyleyince ben de bir ampul yanmıştı,bu kadına bu kitabı hediye etmeliyim diye.Neyse ben pakete,kartına ayrı bir özen gösterip verirken o bana sadece torbada iki kitabı verdi ve benimkini görünce biraz utandı sanki.Velhasıl,geçenlerde yine uğradı,elinde baston,karşımda sallana sallana bana doğru yürüyüp dikkatimi çekmeye çalışıyor.Saçlar gri ve kısa,kulakta hep sallanan küpeler,üzerinde çok sevdiğim hırkası geldi,bu hediyeyi verdi bana.Defter...Fotoğrafını koyarım bir ara.Adı Susanna,ilk gördüğümden beri babaanneme benzetiyorum.70 küsür yaşında ve halâ Almanca öğrenmek için kursa gidiyor.O'nu gördükçe geleceğimi görüyorum...Bastonlu ya da bastonsuz,ölene dek sımsıkı tutunacağım hayata.Elimden geleni yapacağım yapabildiğim her konuda.

Velhasıl bunu paylaştım ki,yaptığınız her davranışta bir imzanız olsun,yaptığınız iş sizi yansıtsın.Özenin,ilgi gösterin.Er ya da geç bir şekilde bulacaktır yaptıklarınızın karşılığı sizi,bulmasa da kalpteki ferahlık en güzel hediye.Hadi hoş kalın❤️❤️❤️