26 August, 2015

Okudum bitirdim,kesinlikle tavsiye ederim...



Selam ÇS'cular.Yılın 28.kitabını bitirmişim.Akıcı konusu,harika Mina Urgan tercümesi ile nasıl elimde iki hafta kaldı anlamadım inanın ki...Tembellik hat safhada,zaten izin günlerinde okuyabildiğim az sayıda sayfa.

Iyiki birileri bu kitabı IG'da paylaşmış da okumak istemişim,kardeşim almış.Keşke daha önce okusaydım,hoş hiçbir zaman için geç değildir.

Nobel ödüllü,William Golding Cornwall'da doğmuş,bu memlekette çok sevdiğim yerlerden birisi.Nasıl bir anlatımdır ki insan o acıları,zorbalığı içinde hisseder.Hele domuzun öldürülüşü var ki,beni et yemekten soğuttu.Bu kitaptan sonra,iradem izin verirse vejeteryanım  ben,önceki gibi pesketeryan bile değil!

Küçücük çocuklarda onca hainlik,çirkinlik,acımasızlık öyle gerçek ki...

Filmini de izledim bir merakla,üzerimdeki etkisi hala devam ediyor.

Issız bir adaya düşşem,aç kalsam ben de bu kadar vahşileşip,kötüleşebilirmiyim merak ediyorum.Yaşadığımız koşullar mı bizi değiştiren,başkalaştıran ya da içimizde hep var olanı ortaya çıkartan?

Jack ve Domuzcuk,hiç unutmayacağım karakterlerden artık.Ortaokul'da Defne'me vermek üzere rafa kaldırıyorum şimdi bu kitabı.Sonsöz'ü atlamamanızı da tavsiye ederim!

Iyi bir hafta ortası diliyorum;)

Sketch London❤️❤️❤️


Sketch London,biricik Londra muhtarım Serap'ım sayesinde öğrendiğim,çok sevdiğimi düşünerek önerdiği,gördüğüm en güzel restoranlardan biri.


Kapıda sizi cici kızlar karşılıyor (eşarptan saçına fiyonk yapmış biri),sonra burnunuza derin bir tütsü kokusu geliyor ilk etapta ve yerinize buyur ediliyorsunuz....


Sanırsınız tropikal bir ormandasınız.Dekupaj tekniği ile kaplanmış duvarlar,barın üstünde hareket eden aynalar var,bu şekilde barın arkasını izleyebiliyorsunuz.



Çilekli portakal suyu ısmarladım kahvemin yanına,ben nasıl düşünemedim bu güzelliği?


Gravyer peynirli idi omletim,tabii ki yanına kızarmış ekmek de istedim...



Barın üstünde bol kaloriler,reçeller,yağlar.Garson kızların elbisesi renkli bir çuval sanki,benim de zevkle giyebileceğim.Hepsi çok kibar ve güler yüzlü.Özellikle seçilmişler sanki,gayet güzeller.Ortam çok huzurlu,loş ve müzik sakinleştiren cinsten.Şehir içinde bir vaha gibi.


Tatlım çilekli tart,enfes!



Sanırım gördüğüm en ilginç tuvaletlerden birini kullandım:)


Burası da diğer kısmı,duvarlar bazı artistlerin çizimleri ile dolu.Buraya da yemeğe geleceğim :)







Yolunuz düşerse,kesinlikle tavsiye ederim.

17 August, 2015

Mor burger

Günaydın dostlar,ille de paylaşmam gerek bu tarifi:) Sırf bu aşktan,daha da erken güne merhaba demem.Hem ne gerek var çok uyuyacak,bugün içimize kara harflerle  yazılmış günlerden biri...O yüzden,kaybettiklerimiz için de yaşamak boynumuzun borcu!

Daha önce pancar humusunu ( http://cileksuyu.blogspot.co.uk/2015/02/pancar-humusu.html?m=1) deneyip,pek sevdim,bunu da ille denemek istedim .Tarif ES dergisi,Rachel Khoo'dan.Bakalım siz sevecekmisiniz?

Temiz yiyenler için ideal olabilir,falafel olarak da sunulabilir ekmek yemek istemezseniz.


Malzemeler: 400 g konserve nohut,1limonun rendelenmiş kabuğu,1 yumurta,75 g çiğ rendelenmiş pancar,yarım ince kıyılmış kırmızı soğan,100 g rendelenmiş hallim peyniri,50 g ekmek kırıntısı,50 g kinoa,1-2 yemek kaşığı zeytin yağı.


Nohutu,tuz,biber ve limon kabukları ile blenderdan geçirin.Yumurtayı,pancarı katıp yeniden çalıştırın,tüm malzeme karışşın.Bu karışımı bir kaseye dökün,soğanı,hellimi ve ekmek kırıntısını katın.Yoğurduktan sonra 4 adet burger yapın.Ben 6 tane yaptım. Bu burgerleri kinoaya banıp,bekletin.


Bu arada burger üstüne koymak için harika bir beyaz sos yapmış Rachel.Tahin ve yoğurt nasıl olur derken,denediğimde ben bunu tek başına da yerim dedirten.

Tahin sosu için malzemeler:2 ymk kaşığı tahin,2 ymk kaşığı yoğurt,yrm limon suyu,tuz ve karabiber.Ben biraz da acı biber kattım.


Ben fırına verdim,uzun süre pişirdim,çok kıtır oldu,yukarda gözüktüğü üzere.Siz Rachel'ın tavsiye ettiği gibi ya ızgara yapın ya da az yağda kızartın altlı üstlü 3er dakikadan,kinoa kıtırlaşana kadar.Izgara tava kullanacaksanız önce tavayı yağsız ısıtıp,yağladığınız burgerleri sıcak tavaya dizin.


İstediğiniz salata ile servis edin.


Ben ertesi güne iş yerine götürüp,soğuk ve ekmeksiz,yanına sadece salata ile yedim.Yine yaparım dediğim tariflerden birisi oldu.

Daha önce denediğim başka bir pancarlı tarif varki,ara ara aklıma düşer,(http://cileksuyu.blogspot.co.uk/2012/11/cikolatali-pancarli-kek.html?m=1),sanırım yediğim en güzel keklerden birisi idi,çikolatalı-pancarlı.Ne zaman pancarı elime alsam aklıma Ayşe Ablam gelir,pancar turşusunu pek güzel yapan.

Herşeye rağmen,iyi bir Pazartesi diliyorum,bol dualı...


16 August, 2015

Okudum,bitirdim,kesinlikle tavsiye ederim...



Sabahın 6:16'sında,çatısındaki sincap sayesinde uyanmış bir insanım ben,uykunun en tatlı yerinde o tanımadığım sesler deli etti beni,topu topu uyuduğum zaten en fazla 8'e kadar...Onu da çok gördüler bana:( 

Bu sesler ne derken perdeyi açıp kafamı kaldırdım ki,küçük bir yaratık,suratını aşağıya doğru sarkıtmış,bana BAKIYOR...Nı-nı-nı-nııııı bak kaldırdım seni der gibi.

Eee ben de kalktım,kahvemi yaptım,kuruldum yatağa yine,hadi kitap bitireyim diye...Yazı dilinin kolaylığına,Malala'nın hayatının verdiği şevke rağmen 27 Temmuz'dan beri elimde olan kitap...Hoş ben tatillerde pek okuyamadığımı söylemişimdir!

Ben Malala'yım Malala Yousafzai'nin Christina Lamb yardımı ile yazdığı kitabı.Kendisi okul dönüşü Taliban tarafından vurulup yaralanmış,dünyada ve özellikle kendi ülkesinde barışı ve eğitimi savunan güzel bir can,doktorunun tabiri ile,Pakistan'ın Mother Teresa'sı...Kitapta,Pakistan'ın tarihini,coğrafyasını,insanların yaşadıkları şartları öğreniyor insan.Hani herşey akılda kalmasa da,bazı şeyler cidden unutulmuyor.

Ben şahsım adına,ne boş yaşıyorum diye düşündüm Malala ve babasının hele ki babasının yoktan var edip de okul açma,o okulu ayakta tutma çabaları,kendilerinde yokken bile başkaları ile paylaşmalarını okudukça.

Böyle insanları bildikçe,çok sevdiğim ya da sevdiğimi sandığım hayatım beni tatmin etmez oluyor.Modern köle olarak,kölesi olduğum şeyler için çalışıyorum sanki.Gereksiz şeylere takıp,üzülüyorum,para harcıyorum!!!

Hepimiz aynı iyilik ve güzellikte yaratıldık belki ama cesaret ve özgüven o şekilde dağıtılmadı ne yazık ki! Yoksa bir dolu Malala olur,eğitimsizlik diye birşey olmazdı sanırım.Benim gibiler de,elinden geleni yapabilir ancak,açık kanatlarını hazır olduğunda atar kendini ve uçabilir belki bir gün.

Bu kitap sayesinde çok uzundur aklıma ve kalbime takılı birşeyi daha sık düşünmeye başlıyorum ve birgün gerçekleşmesi için dua ediyorum.

Keşke bu tür kitaplar için zorunlu bir ders olsa okullarda,bu şekilde daha çok öğrense gençlik,ilham alsa gereksiz formülleri ezberleyene kadar.Ortaokula geldiğinde ille de bu kitabı oku diyeceğim perime...(bu arada evet kimi yerinde gözyaşlarım aktı,trende hıçkırmamak için boğazıma tıkadım o gözyaşlarını)

Çok yaşasın Malala'lar....Güzel bir Pazar geçirin...

Not:bu yaprak geçen Pazar piknik yaptığımız ağacın altında okurken düştü önüme.Kitap ayracı oldu bitene kadar,belki de Malala'dan bir işaretti:)

14 August, 2015

FUF❤️fank u Friday❤️Teşekkür Cuma'sı

Müjdemi isterim,bugün Cuma:) Gözümüz aydın:) Sanırsınız ben yarın işe gitmeyeceğim ama Cuma hissi bu işte,gitseniz de işe,içinizi bir hoş ediyor! 

Şahsım adına ben zor bir hafta geçirdim,ruhen! Çok sevdiğim biri beni kıskanç,çok başka sevdiğim imrenme ve kıskanma arasındaki farkı bilmeyen bir .....  yaptı(Boşluğu siz dolduruverin,ben yazmak istemedim) Hani ben hep kendimi suçlarım,bana davranılmasını istediğim gibi davranmaya dikkat ederim,bu kadar ince düşünceye,bazen kendimi acaba zor mu ifade ediyorum diye kızıyorum kendime en çok.Daha az konuşma,hissettiğimi hissettiğim şekilde söyleme huyumdan bir  türlü kurtulamıyorum...Dürüsttüm diye düşünsem de,karşı taraf böyle algılayamıyo olabilir değil mi? Ne komplike varlığım ayol!!! Neyse,burası dök içini rahatla platformu değil,pozitiflik,mutluluk platformu!!! Hoş buna da laf gelebilir kimisinden,çünkü insanlar,paylaştığınız anlık mutluluklardan da şüphe eder olmuş sanki.Sizin sıkıntınızı bilen şahış,koyduğunuz mutluluk fotoğrafına inanmıyor mesela,sizin mutlu olduğunuza!Kimsenin hayatı dört dörtlük değil ki,ama neden güzellikler varken çirkinlikleri paylaşıp hem kendimizi hem karşı tarafı yoralım? Hem herşeyimizi paylaştığımız insanlarla,diğerleri aynı kefede mi? Ayrıca anda kalmayı başarabilirsek görebiliyoruz güzellileri,çık andan bak nasıl da -ok dolu ortalık,ye kafayı sonra!Gir depresyona!

Çok dolmuş buldum kendimi bu hafta.Diyeceğim o ki arkadaşlar,bir aşağı bir yukarı duygularla dolu hayatımda,içimde bazen patlamaya hazır volkana,kendime çok kızdığım anlara rağmen,tüm samimiyetimle hissettiğim anlık mutluluk ve müteşekkir olduğum anlar işte karşınızda.....


Yarı fiyatına inmiş bu chia tohumlarına....(sırf meraktan aldım,hala denemedim)


Fred,sen benim en yakın arkadaşım olabilirsin sanki,seninle geçen her saniyeye,piknik hallerimize,


£1'a bulunan bu çantaya,hayat felsefem üstünde; "sakin kal,ol ve yürüyüşe çık!"



H&H'un mürver çiçekli ve şeftalili muffinine,


Bu kadına,



Sayesinde içtiğim yasemin çayına( ilk kez denedim,hep denemek istedim güzelliğinden dolayı,süpriz oldu)


Yağmur yağarken,dışarıda bulduğumuz masaya,çok güzel bir masaydı o,boyuma göre çok yüksek olsa da:)


Primark'ın bu tşörtüne"büyüme,büyümek tuzaktır" diyor,alın size bir felsefelerimden biri daha...


Bir hızla evden çıkıp,bir an kafamı indirince karşıma çıkan bu gül kalplere,


Bu vesile ile Amerikan blogları sayesinde keşfettiğim bu sandaletleri yapanlara!!! 3 yazdır giyiyorum,çok çok tavsiye ederim...Hem artık Office'de de satıyorlar!!!


Bir de bu çantaları yeniden ortaya koyanlara müteşekkirim,yürüyüş için çok ideal içine telefon,anahtar gelsin adımlar!!

Sağlığa,Mutluluğa,tecrübeleri yaşatana,

Okuduğunuz,için size hep müteşekkirim!!!

12 August, 2015

Soğuk Yeşil Çay



Ne zamandır yapmak istediklerimden birisi idi şu gördüğünüz yeşil çay,hava şartları izin vermemişti,IG'de gördüklerime  içim giderken kalbime yazmıştım,hava açsın yapacağım diye,şöyle en süslüsünden:)


Sıcak olacağını bildiğim günün önceki akşamından demledim poşet limonlu yeşil çayımı,soğuyunca çıkartıp poşeti koydum buzdolabına.Ertesi sabah süsledim elimdeki meyvelerle,likapa,çilek,elma.Mis gibi,serin serin tükettim meyveleriyle birlikte Pazar günü pikniğinde afiyetle.


Arkada gördüğünüz termosa buz koyup öyle götürdüm pikniğe,emektar soğutucu çantamda 3 saat kadar benim için yeterince soğuk kaldı.(Parmak arası terliklerin böyle gözükmesi de kendilerinin çok nadir giyilip,battaniyeyi park evim,çimeni de kapımın önü sanmamdan kaynaklı dostlar)


Kendisini böyle minik bir ağacın gölgesinde tutunca,gayet serin tuttu içindekileri sağolsun.


Şu anda dolapta hazır olsaydı pek memnun olurdum,temizlik sonrası gayet pişmiş hissediyorum kendimi.Gidip bir kahve yapmalı en iyisi.

Iyi geçsin haftanın geri kalanı,FUF'da görüşmek üzere.

09 August, 2015

Richmond Park



Yıllardır Richmond'a gider geliriz arada,nehir kenarına yürüyüşe bir türlü bu meşhur parkı görmek nasip olmamıştı.


Göz -Gönül açan IG sayesinde görmediğimi fark ettim,çünkü o fotolarda geyikler vardı ve ben geyik görmemiştim.Ben yıllarca,bir şekilde Richmond'daki yeşilliğin bir nevi orası olduğunu sanmıştım.O meşhur Richmond Park ile sadece isim benzerliği var herhalde diyordum,ne bileyim! 


Araba ile bize 1 saat mesafe,daha önce hiç gitmediğim yollardan geçtim bir süre sonra ki hani cidden dedim buraların benim bildiğim Richmond ile alakası yok( burası ile ilgili yazı vardır blogda).


Velhasıl posta kodunu girmişiz navigatöre,onu dinleyerek gidiyoruz,yaklaştığımızı fark ettik,sanki Afrika'ya geldik,safari yapıyoruz asfalt yolda(resmen yol,arabalar HIZLA gidiyor), bir baktık solda geyikler,takılıyorlar:) şaka gibi...


Bu arada navigatörü dinlemeyi bıraktık,başka yerde belki yokturlar diye hemen ilk park yerine girdik,arabayla yürüyüş yolu olduğunu fark etmiştik.(bu mesafeye rağmen,geyik gördüm demeye çekiniyorum)


Yaklaşabileceğimiz kadar yaklaştık,Iphone'dan bu kadar gözüküyor.Buna rağmen hayatımda gördüğüm en güzel manzaralardan birisi idi.Arada çit yok,cam yok,kendi hallerinde mutlu mutlu yaşıyorlar.


Geyiklerden sonra yürüdük yürüyebildiğimiz kadar,açık alan,daha önce gittiğim parklara hiç benzemiyor.1.Charles 17.yy'da açmış bu Londra'nın 8 Parkı'ndan en büyüğü!


Şimdilerde Doğal Hayat Rezerve'si.Geyikler dışında görülebilecek nice canlı var.



Biz yukarlara doğru yürüdük,fotoğraflarda gördüğünüz gördüklerimdi.Daha derinlere gitseydik daha görmeye değer nice yer var diyor haritalar.

Insan bu parkları ne kadar gezse de bitiremiyor bu şehirde sanki,hep yarım kalmış bir iş oluyor:(



Ne kadar şanşlı olduğumuza inanamıyorum bu şehirde bazen! Kimi zaman bir Gökdelen tepesinde,kimi zaman geyiklere  yakın yürüyüş,tilkilere otobüs durağına gidiş,parklarda bir dolu kuş,kimisi papağanımsı açık yeşil....

Yürekten diliyorum,Istanbul'un başına! Hepimiz şehir hayatının sıkıntısını,pisliğini,kalabalığını,pahalılığını yaşıyoruz yaşam şartlarımızdan  dolayı,herşeye rağmen Londra yaşanacak şehir,nefes aldıran şehir.

Mutlu bir hafta diliyorum :)