Önce bir sabah kahvesi,ananemin Uzungöl'de pek sevdiği,nazlatmaya doyamadığı,benim almadan (kendisine) edemediğim mini bakırlar eşliğinde,çiçekler Peri'den tabii ki:)
Akçaabat'a köfte yemeğe gitme geleneğimiz vardı her ziyaretimizde,bu sefer biz tecrübeliler köfteyi teyzemin elinden yediğimizden,kuzenlerimin keşfi Ortamahalle'ye gidip gençlerle köftecide ayrılmaya karar verdik.
Sanırım hepimiz oraya biraz aşık olduk,hele okulu o kadar güzel ki,pencere önü güzelleri ile dolu.Kuzen okul bahçesinde top oynuyordu O'nu bulduğumuzda:) O an sanki filmlerden fırlamış gibiydi.
Şirin bir sokağa daldık ki kenarlarından sardunyalar fışkırıyor.Ben mest oldum,şaşırdım,nasıl böyle bir güzellik olur.En sevdiğim dışarı çiçeği,heryere yakışır! Plastiğe,paslanmış tenekeye,asortik saksılara.Ama sanki yol kenarında bir başka,ne çok sevdim ne çok!
Yine avlulu bir evin önünde,mor salkımlardan dolayı fotoğraf çektirmek istiyoruz.Biri husky diğeri kıvırcık beyaz bir cins! Nasıl kızgınlar bize,boşuna verilmemiş bu uyarı!
Daha çok keşfedilmemiş sanki,yeni sayılır diyor kuzen.Genelde öğrenciler var,muhabbet içinde.Kocaman balkonlu bahçesi.
Teyzem meraktan avlu kapısını açan teyzeye selam veriyor,ne güzel burası,mahalleniz diyor(teyzem oraya çok aşık oldu cidden,dayımı da götürüp daha iyi,uzun vakit geçirmek istiyor) Kadıncağız da burası mı? Diye soruyor şaşkınlıkla!!!
Nasıl beğenilmez ki,tertemiz,sakin sokaklar! Ahh insanoğlu,başkasının bahçesinin yeşili hep daha yeşil değil mi?
Insanın bu mahalleye yerleşesi geliyor.
Hepinize mutlu bir gün diliyorum.
No comments:
Post a Comment