24 May, 2015

Ayder ve Fırtına

Kalbimize,aklımıza yazılı yerler vardır ya,işte benim için onlardan birisi Rize,Ayder.Hatta Ayder yaylasından daha çok Fırtına ve Ayder'e gidiş.


1 saatlik araba yolculuğundan sonra,daha fazla yukarılara çıkmadan geleneksel kahve molamızı Fırtına'da verdik.


Girer girmez manzara ve karşılayan bayanlar bizi mest etti zaten,kahveden önce etrafa bakış ve bir dolu foto çekimi.


Burda rafting de yapılıyor,organizasyon için ne gerekliyse orda var ama yapanları görmedik o gün,zaten yukarı çıktıkça bir dolu rafting yeri var.


Kahve içerken 55 yaşındaki annem rafting yapmak istediğini söyledi,ben şoktan sonra büyük bir mutluluk yaşadım çünkü ben de yapmak istiyorum,kendime harika bir suç ortağı bulmuşum,daha ne isterim.O gün anneme söz verdim ya oraya geri dönücez ya da seneye tatilimizi rafting yapabileceğimiz bir yerde seçicez,bu duyguyu onunla yaşamak,O'nun bu hayalini gerçekleştirmek artık boynumun borcu,hem anneme hem bana ödül :)


Bu insancanlısı koca yürekli sakin köpekte kalbim kaldı.Hoşsohpet abla adının Fırtına olduğunu söyledi.Çok sevdim ben Fırtına'yı.



Belki bir gün bu köşeye geri dönerim;)


Ayder'e çıkarken manzara ömre bedel.Bu taş köprüleri yakınen görmek hayallerimden birisiydi,çok şükür gerçek oldu.





Yukarılara doğru çıktıkça dayım küçük şelalerden birini göstermek için durdurdu bizi,her zamanki gibi fotoğraf molası verdik ki,bu teyze ile karşılaştık.Yanımıza geldi,gideceğimiz yere kadar bırakabilirmiyiz diye sordu.Önümüzde inekleri yolu kaplamış,darmadağınık bir şekilde yolun hakimleri olarak yavaş yavaş yürüyorlardı:)




Ayder'e girmeden para ödediğimiz yerde bıraktık teyzeyi,teyzem adını sor dedi,Emine Yazıcı imiş,nüfusa kayıtlı.Dayımın arabasında geldi oraya kadar,nasıl şeker.Oğlunu bekleyip,ordan gidecekmiş eve.




Ayder.Gördüm ama hakkını veremedim sanki.Daha çok zamanım olsa,o siste,ağaçlar içinde uzun çok uzun yürüyüşler yapabilseydim keşke.

Defne'ye burayı büyüdüğünde anlatmak için can atıyorum açıkcası,küçük çaplı bir wc kazası yaşadı alışık olmadığı alaturka tuvalette.Canım benim,nasıl üzüldü,hadi sana kara lastik alalım dedik,denedi hiç beğenmedi.Sonrası anane yanı,arabada değişme ve Rize Merkez'de ilk gördüğümüz ayakkabıcı:) Gözünün içine bakan ananenin varlığına binbir şükran.


Ayder'den yol için aldığımız portakallı çörek ve mısır unu helvası.Ne kibardı bunları satan çocuk,1 liranın hesabını etmeyen,bozuk yok diyince hiç önemli değil abla diyen.Arabadan aldım 1lirayı,ona binlercesi dönsün diye verdim,hak geçmesin,1 lirayı bulamadığımız günlerden korusun bizi Sevdiğimiz.

Sevdiğimiz yollar hep açık olsun dilerim,gerçekleşmeyen hayalimiz kalmasın.Mutlu geçsin bu hafta.


2 comments:

  1. çok büyük bir enerji aldım bu yazıdan, çok ilginç.. gözlerim doldu, tüylerim diken diken oldu.. samimi duygular geçiyor sanırım okuyana da

    ReplyDelete
  2. Ne mutlu bana:) beğendiğimize çok sevindim:)

    ReplyDelete