04 November, 2014

Londra -Istanbul-ben



Dün döndüm eskiden çok aşık olduğum şehirden.Bir tuhaf iki memleketli,iki ev'li olmak,iki tarafta çok sevmek,sevilmek.Ne büyük şans diyorum bazen,bazen de ne büyük lanet.


Daha iner inmez,içimi sıkıntı basıyor.Hele ki gri ise şehir,daha çok...Sanki bu memlekette hiç griliğe alışık değilim gibi.


Sanki her seferinde daha çok bina var,üstüme üstüme gelen.


Ha diyince yeşilliklere,deniz kenarına gidilemiyor.Sanki bazı şeyler daha çok hali  vakti yerinde olan için.


Yoğun geçiyor günler çok,artık en sevdiklerime zaman ayırabiliyorum,hatta daha çok onlarla kalmak istiyorum.Herkese yetişemiyorum.


Hele ki trafik,herkesin dilinde.Beni planlarımdan caydırdı bir gün.Cesaret edemedim o yağmurda dışarı çıkıp,karşıya geçmeye.


Havaalanı ayrı bir anı alanı benim için.Valiz ayrı bir dert,hazırlaması,taşıması.Bıraksam geride olmuyor,hatıram herşeyim.Kıyafetten daha çok hediye,kitap var,bavul çatlatan;)

Bu sefer,valiz hakkı olmayan  bilet almışım,sadece el bagajı hakkı olan.Nasıl oldu anlayamadım,check-in yaptırırken söyleyen bayan söylemese,farkında değilim;) Halbuki,lütfen fazla ağırlığıma tölerans gösterin demek üzereydim.Bu arada dönüş biletimi BA'den aldığımı,havaalanında hatırladım:) Leyla'yım Leyla'yım....

Sağolsun bayan,yine de indirim yaptı dediği üzere,£80 sıkışmış iki valiz arasına:)

Anne evinden herkes benim gibi anne reçeli,domates sosu,anane elması,fındığı ile dönse,iyice köşe olur tüm havayolları.

Tarhanamı unutmuş ama,atkımla gönderecekmiş :)


Hani her seferinde pasaporttan geçmeden,ağlama diyorum kendi kendime.Anneme gelince,göz pınarlarım dolup,taşmak istiyor,hakkını helal et bile diyemedim bu sefer nedense.

Önceki gece de korkunç uyudum,Peri ile uyuyunca iki gece,döndüğümün önceki gece uykusu,her saat başı uyanmaklıydı.


Burayı,evimi,düzenimi özlüyorum uzakta olunca.Hoş annemden dönünce,sanki dünyanın en pis evinde oturuyormuşum gibi geliyor,yemekler yemek değil,kahvaltıdan hiç söz etmiyeyim.İlk bir kaç gün,herşey zevksiz ve tatsız.


Neyseki kendimi bırakıverdiğim yeşillikler kucak açıyor bana.Trenler zamanlı çalışıp,trafiğe,kalabalığa karışmıyorum.


Istanbul'dan paylaşacağım çok şey var yine.Ama önce kardeşimin yaptığı kekten yiyip,çay içmeliyim.


Bulutların selamı vardı.Ben giderken Güneş açtı bi şehrimde,diğerinde şakır şakır yağmur.Sevinç gözyaşlarıydı herhalde beni karşılayan.Zaten beni artık sevmiyorsun,gittiğine seviniyorum diyendi beni gönderen.

Zaten Istanbul benim vazgeçemediğim,aklımın hep bir köşesinde acaba diye kocaman bir ? bırakan eski sevgilim.Hatta sanki çocuklarım varmış da ayrılamıyormuşum  gibi hissettiren kocam.

İşte böyle haller,dönüşte.Bir cins! 

Pastırma yazlarının keyfini sürdüğünüz,trafiğe takılmadığınız,en sevdiğiniz kafelerde muhabbete daldığınız günler dilerim❤️❤️❤️

No comments:

Post a Comment