13 October, 2005

HINT YAZI YERINI SONBAHARA BIRAKIRKEN

Dun cok sicak bir gun yasadik Londra'da,Ekim ayanin ortasinda olmamiza inat,gunes gulumsuyordu tepemizde yine.Biz de bu firsattan istifade attik kendimizi sokaklara,malum cok alisik degiliz bu memlekette gunese.

Bir yanda ayaklarimizin altinda hisir hisir ses birakan yapraklar,diger yandan hala rengarenk cicekler etrafimizda,keyfini surduk gunesin.Bende gostermek istedim bazi cicekleri sayfamda,cunku cok insan merak ediyor nasil bir yerde yasadigimi,bahcemiz var diyince,cidden mi diyorlar koskaca sehrin ortasinda.Kucucuk bahcemiz cok guzel malzemeler sundu bize bu yaz salatalarimiz icin,renkli saksilarinda ama karar verdim seneye mutfagimda sakliycam feslegenlerimi,maydonozlarimi cunku yaramaz Ciko(sincap)ve ailesi bir turlu yanliz birakamadi saksilarimi,hep birseyler saklamak istedi topraklarinin altina,bir de arada ziyaret eden tilkilerimiz var tabii ki.

Boyle geciriverdik kisa yazimizi ve bugun tekrar yagmurlarimiz basladi,ozlemisiz gur sesini yagmurun,nasil da guzel olur bahceler azicik yagmurla.Mis gibi kokar toprak,yikanir sokaklar.

Insanlar sorar hep bana nasil dayaniyorum bu sehre diye,belki de zitliklardan dolayi beni kendine cekisi bu sehrin.Cunku bu sehirde hem dunyanin en ortasindayim butun ulkelerden insanlarla,hemde kucucuk bir kasaba evinin arka bahcesinde.Hem huzur var hem de telas sabahlari aceleyle kostururken,hem sonbahar yapraklari var hem de rengarenk cicekler.Benim gibi bu sehir bazen,maf olan ispanakli lasanyama uzulurken,blogum icin birseyler yazdigima sevinebiliyorum.


No comments:

Post a Comment