Desemde kendisini tanıdığıma pek memnun oldum,benim için anlaşılması,okuması,takibi biraz zor,fazla edebi bir eser olmuş olsa da,şüphesiz Mrs.Dalloway hiç unutmayacağım karakterlerden birisi.
Bu kitabı daha iyi anlayabilmek için,yıllar sonra The Hours(Saatler),filmini ikinci kez izledim,ilk seferki kadar etkiledi beni,bu vesile ile tavsiye etmek isterim.
Kitaba gelince,kimi cümle aldı götürdü beni,kimi yerinde hadi artık bitsin dedim,sanırım ilerleyen zamanlarda tekrar okumak isteyeceğim,çünkü bende bazı yerler biraz geç dank ediyor:(
Kitabın backroundu Big Ben,yürüdüğüm geçtiğim semtler,bugünlerde çok sevdiğim Norfolk.Aslında derin düşününce bana pek bağlı bu eser.
Çizdiğim cümlelere gelince:
-şimdi dünyada hiç kimse için şöyledir ya da böyledir demeyecekti.kendini çok genç hissediyordu;aynı zamanda da inanılmaz yaşlı.her şeyin içinden bir bıçak gibi keserek geçiyordu;aynı zamanda da dışarıdan bakıyordu her şeye.
-ölümün her şeye mutlak son vereceğine inanmak avutmuyormuydu insanı? Londra'nın sokaklarında,hayatın karmaşası içinde,bir biçimde şurada,burada,kendisi de hayatta kalmıştı,Peter da;birbirlerinde yaşamışlardı,kendisi doğduğu yerdeki ağaçların bir parçasıydı;oradaki çirkin,yıkık dökük evin de,hiç karşılaşmadığı insanların da bir parçasıydı,iyi tanıdığı insanların arasında bir pus gibi yayılmıştı.
-sevmek insanı yalnızlaştırıyor...
-ağaçlar iki yana savruluyorlardı.kucak açıyoruz,der gibiydi dünya;içimize alıyoruz;yaratıyoruz.güzellik,der gibiydi dünya.ve bunu kanıtlamak istercesine(bilimsel olarak),nereye baksa,evlere,parmaklıklara,çitlerin üzerine yayılan ceylanlara,nereye baksa,bir anda güzellik fışkırıyordu oradan.bir yaprağın rüzgarda titreşmesini seyretmek müthiş keyifliydi.gökte kırlangıçlar hızla geliyor,dönüyor,yükselip alçalıyor,sanki lastik bantla tutturulmuşlar gibi kontrollerini hiç kaybetmeden durmadan dönüyorlar;ve yükselip alçalan sinekler;oyun oynar gibi kâh bu yaprağa,kâh şuradakine vuran,değdiği yeri keyif alarak,yumuşacık altın rengiyle kamaştıran güneş,ara sıra bir çan sesi(araba kornası da olabilir) otların saplarında müthiş güzel çınlıyor-bütün bunlar,insana dingin ve mantıklı gelseler de,sıradan şeylerden oluşsalar da gerçeğin kendisiydi şimdi;güzellikti,şimdi gerçek buydu.Güzellik her yerdeydi.
....gibi nice,farkındalık yaratan,dokunan,geri dönüp de okuyacağım cümleler çizmişim.İyiki okumuşum dedim bu son paragrafı yazarken,zorlanmış olsam da iyiki okumuşum.Beni esas zorlayan kısım kitabın ortasından sonraydı,ama geri döneceğim yine yeniden.
Kitaplar kadar,yürümek kadar fark ettiren daha ne var şu hayatta.Daha çok yürüdüğüm,daha çok okuyabildiğim bir hafta diliyorum,size de,bana da:)