31 July, 2015

FUF ❤️ fank u friday❤️teşekkür Cuma'sı

Günaydın FUF'cular.... Sırtımda güneş,yola çıkmadan bahçede yazıyorum bu satırları.Gidiyoruz ya,güneş çıktı,hava mis.

Bu hafta ne kadar müteşekkir olduğumu belirtmediğim bir gün olmadı sanırım,insan böyle güzel bir yerde başka ne düşünebilir ki.Hafif çaplı negatiflikleri de bu sayede yendim sanırım.Doğa en güzel hediye.

Bu hafta başta sağlığa,bu güzelliklere,buradaki doğaya ve tabii ki bu güzellikleri yaratıp,görmemi sağlayana,hissettirene(bu kısmı her hafta tekrar etmeme gerek yok değil mi?) müteşekkirim,şüphesiz hayat doğa ile iç içe daha çekilebilir :)



Canım ev sahibeme,cömertliğine,


Bahçede kahve keyiflerine,


Ev sahibemden taze patates ve otlara,evin renk renk desen desen kap kacağına,


Yeni tşörtüme,tam benlik bir hediye.Mesajı ise,doğa terapiden ucuzdur! 


Akşam saati basit,ucuz pub yemeklerine,


Peynir tabağımı önüme getirene( gördüğünüz en mütevazi peynir tabağı değil de ne,bir de ahududulu,kimin aklına peynir tabağına ahududu koymak gelir)


Yine yeniden gidebilme hayallerine,keşfedilmeyi bekleyen yeni yerlere,toprağa,bulutlara,yaşayabildiğim hayatıma,alabildiğim derin nefeslere,




Bana bu pijama altlığını hediye edene,


Taze scone satan mini dükkanlara,bu antika tabakları çanakları gündemde tutan yardım kuruluşlarının dükkanlarına,müteşekkirim...

Herşey gönlünüze göre olsun bu haftasonu ve her daim:)

30 July, 2015

Tatilin son günü,en derininden yazılır Gönül defterine

Sabah erken saatte uyandık,Jo ile 9:30 randevumuz için,gidip çiftliğine hayvanları ile tanışacaktık,özellikle meşhur Tom ile.


Tom,kaldığımız eve adını veren,30 yaşında zor yürüyen,dili dışarıda olan,elmayı çok seven atı.Kocasının atı;) Daha bir dolu atları var,kimisini sahiplenmişler,ne kadar bakabilirlerse bakacaklar.

Atların dışında sahiplendikleri köpekleri de var,birini Ispanya'dan getirmişler,hayatını kurtarmışlar.


Eee tabii 50 tane de kızı var,şaşkın tavuklar:)



Hayatımda gördüğüm ilk ve tek mavi gözlü at,modu sürekli değişen;) Jo'nun deyişi ile mermer gözlü.


Sonrası uzun bir yürüyüş.Jo'nun tavsiyesi ile Cley.Buraya geldiğimden beri yeşilliklerden deniz kıyısına yürümek,yel değirmeni görmek istiyordum.Norfolk yel değirmenleri ile meşhur,manzaraya daha da bir güzellik katan.


Bu fotoğraflara bakarken,o patikalarda yürürken kendimi BBC'nin belgesellerinden birinin içinde gibi hissettim.Zaten konuştuğumuz herkes sanki BBC'de spiker.Mükemmel akan,temiz bir İngilizce.O kadar az yabancı gördük ki,Londra'lı olarak şaşırmadık desem yalan olur.






Evler mini mini,taş taş.Pencere önleri çok şık detaylarla dolu.


Bu da yol kenarında,küçük bir barakada satılan(yanına gidene kadar satıldığını anlamadım),afişinde samphire yazılan( ne o,samp mi kiralanıyor,o da ne dedirten) bize göre deniz rezenesi,onların deniz asparagusu dedikleri pek tuzlu bir ot,deniz kenarlarında çok meşhurmuş.İnsansız barakaya gittim,kumbaraya £1 attım ve bir demet kaptım.Bunlar hep meraktan.

Bu rotayı her gün yürüyebilirim ben:)






Bu üst kareler de Chrome'dan,yengeçi pek meşhur ki ben sevemedim,denizden çıkan herşeyi yiyebileceğimi sanırdım.

Bu pembe ev de belki hayalim;)



Sanırım bu otele bir gün gelmek isterim.Kızlar bakımsız ve pis buldular,bense çok güçlü,karakter sahibi ve romantik ;)


Akşam yemeği sonrası yürüyüşü de bu kıyıda yapıldı,dalgalar sert sert vururken,deniz yükselmişken.

Daha çok var anlatacağım,yarın FUF'tsn bildireceğim,şimdilik hoşçakalın.


29 July, 2015

Bir haftaliğına kiralanan ev ve köyümsü hayat:)

Bu tatilin yazlık mı sonbaharlık mı olduğuna karar verebilmiş değilim,emin olduğum,şahane bir mola olduğu,rutinlerden uzakta,kafa dinlendiren,nefes aldıran,ruhumu mest eden,gözüme gönlüme iyi gelen.


Yazları yazlıklarda geçmiş şahıs olarak,kendin pişir kendin ye tatili benim için gayet mutlu bir tatil seçeneği olmuştur çünkü ben ev ortamını çok sever,gittiğim her yeri bir nevi yuva yapabilirim.Bu ev için artık evden uzaktaki evim demeye başladım bile:)

Köy evim,kasaba evim karşınızda.3 kadın bir köpek bu tatili kıllı bebemiz için seçtik.İnternette köpek canlısı yerler altında araştırınca çıktı karşımıza bu ev,çiftlik sahiplerinin kiraladığı,sıcacık,çok özenle döşenmiş,tam ortamına uygun Country Style;) 


Ev sahiplerimiz şahane,pek misafir perver,Jo bizi kendi yaptığı ekmek ve belli ki bahçesinden topladığı çiçeklerin aranjmanı ile karşıladı,DVDlerini ödünç verdi,alarm ile olan sorunu hemen halletti.


Bunun dışında yumurtamız,patatesimiz,taze otumuz eksik olmadı sağolsun.Bir de hoşsohpet,çok da güzel.Kocası da kendi gibi,orta yaşlı şık bir çift.Yarın atlarını görmeye gideceğiz:)


Havlular,yatak takımları tertemiz,kaliteli.Hiçbir ayrıntı ucuz değil.O antika tabaklar,fincanlar incik cincik sanki benim için seçilmiş:) Geleceğimi aylar öncesinden biliyorlardı;)


Konyak ve truflerimiz de baş köşede idi:) 



Cumartesi günü geldikten sonra rüzgârla bütünleşen ben aynen bu şekilde bitirdim kitabımı:)


Bu battaniye ile aramızda derin bir bağ oluştu.Rüzgar beni sersem edip,Güneş ışıkları görmemi engelleyince ben,her zamanki şıklığım ile:)


Pazartesi günü yorgunluktan ve yağmurdan dolayı ev günü ilan edildi.Okunacaklar okundu.Hoş sabah çok cici bir kasabaya gittik,malum hazırlıksız gelen,önceki gün yağmurdan sıçana dönmüş kızlarız biz.Mayom ve sandaletlerim yanımda,sonbaharlık nerdeyse hiçbirşey yok yanımda yağmurluğum hariç.Sanırsınız yağmur botum yok:)

Çok şükür eksikleri gidip alabilecek mesafedeyiz,ya araba olmasaydı,maaşlar yatmasaydı,her gün yağan yağmur bizi sefil eder eve hapsederdi sanırım.


Battaniyem ve ben:) Lady Grey çayım:) sonbahar bir başka benim için.


Bu mutfakta yemek yapmak da ayrı bir keyif kanımca:) 



Kendi fincanımı getirmiştim,hiç beklemiyordum Türk kahvesi fincanı bulacağımı ki,dolapta karşıma çıktı bu fincanlar.Yumurtalar kapıda karşıladı bizi:)

Soba yanıyor,Güneş,yağmur gidip geliyor.Bu ortamda geldiğimizden beridir Güneş yağmura hep öncelik veriyor.

Bu akşamki planım yemek yiyip yürüyüşe çıkmak.Mümkünse tek başıma,sonrasında soba karşısında yayılacağım.

Sevgiyle kalın,unutulmaz anılar biriktirin:)


27 July, 2015

Okudum,biraz zorlanarak bitirdim;)



Desemde kendisini tanıdığıma pek memnun oldum,benim için anlaşılması,okuması,takibi biraz zor,fazla edebi bir eser olmuş olsa da,şüphesiz Mrs.Dalloway hiç unutmayacağım karakterlerden birisi.

Bu kitabı daha iyi anlayabilmek için,yıllar sonra The Hours(Saatler),filmini ikinci kez izledim,ilk seferki kadar etkiledi beni,bu vesile ile tavsiye etmek isterim.

Kitaba gelince,kimi cümle aldı götürdü beni,kimi yerinde hadi artık bitsin dedim,sanırım ilerleyen zamanlarda tekrar okumak isteyeceğim,çünkü bende bazı yerler biraz geç dank ediyor:( 

Kitabın backroundu Big Ben,yürüdüğüm geçtiğim semtler,bugünlerde çok sevdiğim Norfolk.Aslında derin düşününce bana pek bağlı bu eser.

Çizdiğim cümlelere gelince:

-şimdi dünyada hiç kimse için şöyledir ya da böyledir demeyecekti.kendini çok genç  hissediyordu;aynı zamanda da inanılmaz yaşlı.her şeyin içinden bir bıçak gibi keserek geçiyordu;aynı zamanda da dışarıdan bakıyordu her şeye.

-ölümün her şeye mutlak son vereceğine inanmak avutmuyormuydu insanı? Londra'nın sokaklarında,hayatın karmaşası içinde,bir biçimde şurada,burada,kendisi de hayatta kalmıştı,Peter da;birbirlerinde yaşamışlardı,kendisi doğduğu yerdeki ağaçların bir parçasıydı;oradaki çirkin,yıkık dökük evin de,hiç karşılaşmadığı insanların da bir parçasıydı,iyi tanıdığı insanların arasında bir pus gibi yayılmıştı.

-sevmek insanı yalnızlaştırıyor...

-ağaçlar iki yana savruluyorlardı.kucak açıyoruz,der gibiydi dünya;içimize alıyoruz;yaratıyoruz.güzellik,der gibiydi dünya.ve bunu kanıtlamak istercesine(bilimsel olarak),nereye baksa,evlere,parmaklıklara,çitlerin üzerine yayılan ceylanlara,nereye baksa,bir anda güzellik fışkırıyordu oradan.bir yaprağın rüzgarda titreşmesini seyretmek müthiş keyifliydi.gökte kırlangıçlar hızla geliyor,dönüyor,yükselip alçalıyor,sanki lastik bantla tutturulmuşlar gibi kontrollerini hiç kaybetmeden durmadan dönüyorlar;ve yükselip alçalan sinekler;oyun oynar gibi kâh bu yaprağa,kâh şuradakine vuran,değdiği yeri keyif alarak,yumuşacık altın rengiyle kamaştıran güneş,ara sıra bir çan sesi(araba kornası da olabilir) otların saplarında müthiş güzel çınlıyor-bütün bunlar,insana dingin ve mantıklı gelseler de,sıradan şeylerden oluşsalar da gerçeğin kendisiydi şimdi;güzellikti,şimdi gerçek buydu.Güzellik her yerdeydi.

....gibi nice,farkındalık yaratan,dokunan,geri dönüp de okuyacağım cümleler çizmişim.İyiki okumuşum dedim bu son paragrafı yazarken,zorlanmış olsam da iyiki okumuşum.Beni esas zorlayan kısım kitabın  ortasından sonraydı,ama geri döneceğim yine yeniden.

Kitaplar kadar,yürümek kadar fark ettiren daha ne var şu hayatta.Daha çok yürüdüğüm,daha çok okuyabildiğim bir hafta diliyorum,size de,bana da:)


26 July, 2015

Taze Otlu Morina Balığı



Britanya'ya geldiyseniz,buralarda fish&chips'in ne kadar meşhur olduğunu bilirsiniz.İşte o menülerde kullanılan balıklardan biridir Morina Balığı,beyaz etli,rengi yetiştiği yerin derinliğine göre değişen.


Benim için gayet tatsız,hani bu kadar otla bile sanki hep birşeyi eksikmiş gibi.Yine de fish&chips yediğimde tercih ettiğim cins.


Marketten filet olarak aldığım morinleri bu sefer bu şekilde denedim,üstündeki karışım öyle lezzetli ki,tek başına bile yenir ama yine de benim için çok sade bir balık,bol tuz katınca daha bir yenilebilir.


Yanına arpa şehriyeli kinoa salatası ve haşlanmış fasulye ile servis ettim,oldukça sağlıklı bir değişiklik oldu.


Bir dahaki sefere bu sosu somon ile deneyeceğim ki bence daha çok seveceğim.


Üstüne sürdüğüm karışımda,100 g ekmek kırıntısı,2 diş sarımsak,1 limon suyu,1 yemek kaşığı maydanoz,isterseniz 1 ymk kaşığı Frenk soğanı,1 ymk kaşığı fesleğen,60 g tereyağı var.

Ben Frenk soğanı(chives) yerine nane kullandım.

Tüm malzemeyi karıştırıp balığın üstlerine yayıp fırına verip,üzerleri kızarana kadar pişiriyorsunuz,mis gibi kokup,üzeri biraz kıtırlaşıyor.

Balığınızı farklı sunmak isterseniz,basit ve şık bir alternatif olabilir.

Gelen hafta,gönlünüze göre olsun,sevgiyle kalın:)

24 July, 2015

FUF❤️teşekkür Cuma'sı❤️

Günaydın dostlar,sabah treni öncesi FUF karşınızda :) Bu hafta çarçabuk geçen haftaya,sağlığa,mutluluğa,telefonumun  tuzla buz olmuş ekranını yarım saatte yapan yakışıklı genç Hintli'ye,


Ahhh kahvemin yanına bir de çok sevdiğim çikolatam olsa dediğimde,belki vardır deyip süpriz yapana,


Bu çantayı yapan insana;)


Yine üşüdüğüm bir sabah,çoraplarımı yanıma almadığımı sanırken,çantamda elime gelen çoraplarıma( evet aynen bu şekilde vardım işe)


Karasu'daki yazlık anılarına,


Pizza akşamlarına,keyifli sohpetlere,


Yolluk hazırlayıp getirenlere,


Beni annemin sesi ve ortancaları ile uyandıran kardeşime,onları verene çokkkk müteşekkirim...

Herşey gönlünüzce olsun bu haftasonu❤️